Macide Serpemen ‘in güzel yazısına kulak verelim,,,
2. Bölüm
Hatırlatma 1: Ebeveyn kavramı ile alışagelmis anne-baba ikilisi dışında günümüzde çocuğu yetiştirme sorumluluğunu üstlenen tüm farklı yetişkin birlikteliklerini ve biçimlerini de tanımlıyorum, örneğin çocuğunu yalnız büyüten anne veya baba, eklenmiş aile (Patchwork) ya da bakıcı aile gibi.
Hatırlatma 2: Değer/ değerler derken günlük hayatımızdaki tutum ve davranışlarımızı belirleyen ve bizim için önemli olan tüm düşünce ve fikirleri belirtiyorum.Bu değerler bizlerin belki her durumda, her dönemde varolma,ayakta kalma gibi yaşamsal zorluklarımıza, sıkıntılarımıza, hedeflerimize doğrudan yanıt vermiyor ama çizdiğimiz yolda adımlarımıza rehberlik ediyor.
Hatırlatma 3: Değer ya da değerler sosyal bilimlerin, felsefenin temel kavramı olup, sosyoloji, psikoloji, antropoloji, aksiyoloji,töre ve ahlak bilmi, ilahiyat ya da teoloji ve diğer sosyal bilimler literatüründe üzerinde çok durulan, tartışılan konulardan biridir. Ve tartışmaların bitmediği ve henüz kavramsal olarak yeterince açıklığa kavuşmadığıda bilimsel yayınlarda yer alır.
Çocuğun dünyaya gözünü açması ile ebeveynler için yaşamın en zor okulu başlar, desek abartmış olmayız.
Ben nasıl bir çocuk (= insan) istiyorum? İstediğim çocuğu nasıl yetiştireceğim? Bu iki ana soru ebeveynlerin içinde bulundukları okuldan ne zaman, hangi notla mezun olacaklarını belirliyor!
Elbette ebeveylerin onlarca sorusu var, ancak onlar hepsinden önce şu veya bu biçimde bu iki temel soruyu kendilerine soruyorlar;üstelik diğer onlarca soruda bu esas ikilinin etrafında dönüyor. Ve bu sorulara verdikleri cevaplar çocuğun „insan olma „sürecini, yolunu çiziyor.
Hiç şüphesiz ebeveynlerin kendilerinin de farklı, kendine özgü özellikli iki insan olduğunu düşünürsek onların düşüncede, davranışta farklılığı ya da uyumu; rollerindeki çatışma ya da işbirliği;yaşam beklentilerindeki renklilik ya da korkular;kendi ailelerinden getirdikleri bilgi ve alışkanlıklardaki çeşitlilik ya da sorunlar,yaralar “ çocuk yetiştirme tutum ve davranışlarını “ ortaya çıkarıyor.
Bir diğer yandan dünyanın bu en zor okulunda öğreten konumundan zaman zaman öğrenen konumuna da düşen ebeveyn sevinci, gururu, özveriyi,mutluluğu , korkuyu ,empatiyi,sevgiyi, bilinci, bilgiyi,kaygı ve sabrı dolu dolu yaşıyor.
Ebeveynin yukarıda altı çizilen iki temel soruya verdiği cevaplar başlangıçta ister kesin,keskin çizgili,baskın , ister belirsiz olsun, çocukla birlikte yeniden öğrenme sürecinide başlatıyor. Günümüzde hemen hemen her toplumsal, sosyal uzlaşmada olduğu gibi çocuk yetiştirmede de artık eskinin düz, o sert „bu doğru, şu yalnış“ tutum ve davranışı olanaklı değil (iyikide değil!)
Hatırlatma 4: Eskinin ebeveynleri onlara öğretilenin doğru olduğuna kesin inanarak/ inandırılarak sorgulamaya izin vermeden „ortak ve biz“ anlayışıyla hareket ederlerdi.
Ancak konumuz dünün değil günümüzün ebeveyni.
Bu yazının aynı başlıklı giriş bölümünde „….günümüzde değerlerin, normların çocuklara, gençlere eğitimde, öğretimde aktarılmasının önemi hiç bir dönemde olmadığı kadar ivedi“ demis ve „her aile, her kurum, her kültür, her inanç topluluğu değerlerini, normlarını kendi önceliklerini koruma ya da açma,yayma; değerlerini gözden geçirme ya da eleme, yenilerini ilave etme veya da diğerine,ötekine benimsetme uğraşını tekrar tekrar sorguladığı,yenilediği; diğerini kucaklama gayretine girdiği yani insanileştiği, evrenselleştiği ölçüde çocuklara, gençlere kendilerini daha iyi hissetmeleri borcumuzu ödeyebileceğiz.“ diyerek giriş bölümünü noktalamıştım.
Hatırlatma :5 Her ebeveynin değerleri farklıdır.Farklılığın nedenleride çok çeşitlidir.( kültür, inanç, kuşak, sosyal-toplumsal-sınıfsal farklılıklar; eğitim ve gelir düzeyi, ebeveynin kendi çocukluğu ve onlarca diğer nedenler)
Peki değer deyince ne demek istiyorum? Ebeveynin çocuğa değer aktarımı derken hangi değer / değerlerin aktarımını ifade etmeye çalışıyorum?
Genel bir ifade ile ebeveynlerin, çocuğu yetiştiren yetişkinlerin değerlerini çocukların fiziksel ve sosyal refahını sağlayan,onların kendileri dışındaki herkesle „insani birliktelik ve ortak sosyal yaşam“ icinde yer alma becerilerini geliştirebilmelerine destek veren düşünce ve fikirler topluluğu olarak tanımlıyorum.Ebeveynin yönlendirici otoritesinin ve rolünün, çocuğun yetiştiği aile tipi ne olursa olsun,yaşamsal önemi olan dört değerin üzerine kurduğu saygı-güven ve sevgi üçlüsünde başarıya ulaştığına inanıyorum.
Ebeveynin çocuğu yetiştirme sürecinde ebeveyn- çocuk ilişkisinde sözünü ettiğim dört temel değeri şöyle sıralıyorum:
• Ebeveyn, çocuğun düşüncelerini, davranışlarını, iç dünyasını,hislerini, sırlarını, kendi hakkındaki değerlendirmelerini,anlattıklarını, yorumlarını bir yetişkine gösterdiği ciddiyet ölçüsünde , eşit derecede önemser;burada altını çizmek istediğim eşitlik, çocuğun kendine özgü kişilik özelliklerini , ayrı bir birey olduğunu kabul eden, gözeten ve koruyan eşdeğerlilik ilişkisidir.Ebeveynin böyle bir yaklaşımı içselleştirmesi elbette kolay değildir. Çocuk yetiştirmenin canlı, hareketli sürecinde gelişen bu yaklaşım ebeveyn ve çocuk ilişkisinin bir ömür boyu güvene, sevgiye ve saygıya dayanan gelişiminin temelidir.
• Ebeveyn çocuğun temel gereksinimlerini ve istediklerini onun kendine özgü kişisel özellikleri ve tekliği içinde bütünsel ve adil bir yaklaşımla görmeli, işitmeli, dinlemeli ve hissetmelidir.Ancak bu aile içinde her isteğin, her ihtiyacın yerine getirileceği,karşılanacağı, karşılanması gerektiği anlamına gelmez.Önemli olan sözkonusu ihtiyaç ve istekleri dinlemek, ciddiye almaktır;bu değer ,aile yaşamında ortaya çıkan sayısız küçüklü büyüklü sorunların,kararların güç mücadelesi dışında ve kazananın- kaybedenin olmadığı yaratıcı bir biçimde çözülebilmesini sağlar.
• Ebeveynin samimi, içten, doğal, açık tutum ve davranışı çocukların sevme, öğrenme, üretme ve kendini koruma becerilerinin gıdası,olmazsa olmazı dediğimiz özgüvenlerini ( = özsaygılarını) geliştirir,besler .Samimi, açık, sahici tutum ve davranış, bu değer aile yaşamında ebeveynin rol yükünü büyük ölçüde azalttığı, onu rahatlattığı gibi, çocuklarada olumlu örnek, model olur. Diğer yandan samimi ve doğal tutum ve davranış, öğreten ve öğrenen yetişkinin kendi kişiliğini yeniden ve yeniden güçlendirmesi, yenilemesi, olgunlaştırmasını ve çocuğunu sevgi ve iyilikle her zaman kabuletmesini, anlamasını ve keşfetmesini sağlar; kısacası çocuğun sosyal becerilerinin gelişmesi ve güçlenmesi yetişkinin öncelikle kendini tanıması ve tanıtması, anlatması ile olanaklıdır.
• Ebeveyn yani yetişkin kendi kişisel sorumluluğunun farkında olduğu ve sorumlu davrandığı ölçüde çocukla iletişimini beslediği gibi çocuğun sorumluluk alma becerilerinide güçlendirir, destekler. Çocuğun büyüme ve yetişme sürecinde ona adım adım sorumluluklar verilmesi, verilen sorumlulukları yerine getirmede zorlandığında desteklenmesi çocuğun paylaşımcı, yardımsever, saygılı, başkasını gözeten, düşünen ve benzeri sosyal becerilerininde gelişmesine neden olur.
Bu dört temel değer ebeveynlerinden çocuklara onlarla birlikte öğrenerek,deneyerek,benimseyerek, içselleştirerek ve bu değerleri yaşayarak,yaşatarak aktarılır.
Konuştuğu kadar dinleyen, dinleyebilen, çocuğu ile iletişimde ortak bir dil bulan ebeveyn yaşamın bu zor okulundan güzel notlarla mezun olur.