Macide Serpemen ‘in güzel yazısına kulak verelim,,,
Anne babası boşanmış ya da ayrı yaşayan çocuklar ne istiyor?
Bu sorunun cevabı hem zor hem kolay! Soruyu sormaya ve cevap vermeye niyetli olunduğu sürece kolay.
Yazıda, iş hayatımda anne babası boşanmış, ayrılmış çocuklardan duyduklarımın, bana söylediklerinin bazılarını notlar şeklinde aktarmak istiyorum. Kendi ağızlarından duyduklarımı, yaşamlarını aslında nasılda kolaylaştıracağını dile getirdikleri deneyimlerini, istek ve önerilerini sıralamaya çalışacağım.
Çocuklarla konuşmalarımda hemen hemen hepsinden duyduğum ve sanki bir ezber gibi tekrarladıkları ifadeler şöyle: Boşanacaklarsa, ayrıldılarsa ben yinede onların çocuğuyum. Onların çocuğu kalacağım. Anneme babama sürekli, ben ikinizin çocuğuyum,böylede kalacak, çünkü ben ikinizide seviyorum, demem mi lazım? Ben yalnızca ne annemin ne de babamın çocuğuyum. Ben ikisinin çocuğuyum.
Çocuklar genelde ebeveynlerden birinin yanında yaşıyorlar. Her ne kadar zaman zaman iki ev, iki hatta bazen üç, dört ev arasında (anneanne, hala,babaanne ) gidip geliyor olsalar da şunu istiyorlar: Ben nerede, kimin yanında yaşıyor olursam olayım ikinizle de olabilmemi sağlayın, ikinizin evine de gidebileyim, orada kalabileyim, birlikte olayım.
Eğer hep annemin yanında kalıyor ve yaşıyorsam hafta sonlarında, tatillerde ya da bayramlarda babama gidebileyim; babamın yanında yaşıyorsam da anneme gidebileyim. Benden telefon numaralarını, adresleri kimin nerede ne zaman olduğunu saklamayın, söyleyin, ben bileyim, kendimi güvende hissedeyim.
Birinizin yanında iken ve o haftasonunu ya da o bayram günlerini orada geçireceksem ani planlamalar yapmayın, birlikte olacağım zamanı diğerinden benden çalmayın. Baba, annemle olduğumu bildiğin cumartesi günü sinemaya gideceğim, seni almaya geliyorum deme ne olur! Anne, teyzeme babamda kaldığım haftasonu gitme, beni bekle,birlikte gidelim ne olur!
Çocukları en üzen soruyu hepimiz biliyoruz aslında: Hangimizi daha çok seviyorsun? Beni mi anneni mi? Teyzem söyle bana! kimseye söylemiyeceğim, hangisini daha çok seviyorsun? Çocukluğumuzda bu soruya cevap vermek ne zor gelmistir, hatırlayalım! Hele de ebeveynleri ayrılan çocuklara bu soru öyle ağır bir yük ki, bu soru onlara neyi kaybettiklerini tekrar tekrar hatırlatmak demek!
Çocuklar kabullendikleri ayrılığın katlanılabilinir olması için bakın ne öneriyorlar: Benim ayrılmalarını istemediğimi hiç unutmasınlar. Ben onları seviyorum, ikisini de seviyorum. O nedenle hafta sonu beni diğerine götürürken sakin olsunlar,icleri rahat olsun; beni bırakıp ayrılırken üzgün, hiddetli, endişeli telaşlı olmasın! Ozaman benim aklım annemde (babamda) kalıyor,ben mi üzdüm diye düşünüyorum… Ben kötü bir yere gitmiyorum ki babama gidiyorum, babaannemi halamı da göreceğim, annem neden, beni merakta bırakma diyor.
Çocuklar ne yarışa sokulmak ne de sorgulanmak istiyorlar.
Hafta sonunu, bayramı ya da tatilllerini birlikte geçireceği ebeveyni diğeri kadar sevdiklerinin,özlediklerinin, onun yanında da neşeli, mutlu olmak istediklerinin babası ya da annesi tarafından unutulmamasını istiyorlar.
Çocuklarla yaptığım konuşmalarda on çocuktan en az sekizi annemin babamın ayrılmasını; ben istemedim ki, onlar ayrıldılar. Ben birlikte olsunlar istedim, daha da istiyorum. Ama onlar bunu unutuyor, hiç düşünmüyor, akıllarına bile getirmiyorlar, diyorlar.
Genellikle haftanin ilk günlerinde yaptığım konuşmalarda cocuklardan duyduğum ve onların akıllıca doğal, yalansız dolansız önerdiklerine de değinmek istiyorum. Çocuklar ne paket gibi oradan oraya atılmak ne de laf taşıyıcı olmak istiyorlar.
Herhangi bir eşya ya da bir çanta gibi kapının önünde bırakılmak, sokağın köşesinden alınmak istemiyorlar: Neden iki dakika birbirlerini görüp beni anneme bırakmaz ki babam, ben onları iki dakika içinde olsa bir arada görmek istiyorum, eski günlerde olduğu gibi,sadece iki dakika, ne olur sanki? Annem bana komşuları gördüğümde günaydın Leyla teyze, merhaba Onur amca, demem gerektiğini öğretti, benden hep terbiyeli olmamı istedi. Babam, bakkalın önünden geçerken selam ver, diyorda neden birbirlerine merhaba demiyorlar? Hep kavga ediyorlar, sesleri yükseliyor, o zaman ben de ne onunla ne diğeri ile beraber olmak istiyorum. Zaten benim için herşey zor, neden daha fazla zorlaştırıyorlar? Bana sen büyüdün, diyen babam neden annemle bir yetişkin gibi konuşmuyor? Neden hakaret ediyor, bağırıyor, kapısına dayanıyor? Anne-baba çocuğuna örnek olmalı değil mi? İyi örnek olmalı değil mi?
Arkadaşları konusunda her çocuk gibi çok hassaslar (biz yetişkinler de öyle değilmiyiz?). Arkadaşlarının annelerini, babalarını tanımalarını istiyorlar. Buna fırsat verilsin istiyorlar;kimin yanında yaşıyorsa yaşasın eğer eve getiremiyorsa en azından dışarda, annesi ya da babası ile birlikte eğlence parkına, sinemaya gittiklerinde arkadaşlarından birini veya ikisini davet etmek bu benim annem ( babam), demek, onları tanıştırmak istiyorlar.
Çocuklar onlara herşeyin hele de anlamadıkları, bilmek istemedikleri geçmişin, olayların, kavgaların anlatılmasını istemiyorlar. Bana değil teyzeme, amcama, arkadaşına, büyüklere anlatsın, diyorlar.
Onları en üzen, en kızdıran konular çok belki ama, onlarla ilgili paranın konu edilmesini hele hele onlar için yapılan harcamaların kavga, tartışma konusu olmasını hiç mi hiç duymak, bilmek istemiyorlar. Peki ne diyorlar? Cevapları o kadar yalın ve basit ki! Beni dünyaya birlikte getirdiniz. Birlikte ihtiyaçlarımı karşılayın, para hesabını benim yanımda yapmayın!
Diğer yandan yine bu çocuklar ebeveynlerinin parası yoksa,yetmiyorsa açık açık söylensin istiyorlar. Çocuklar sevildiklerini onlar için hediyelere yatırılan paranın ne kadar olduğunu bilerek anlamıyorlar, onlarla geçirilen zaman, birlikte oynamanın heyecanı coşkusu ile annem, babam beni çok seviyor, diyorlar.
Çocuklardan hep şunu duydum: Babam hafta sonu beni alınca mutlaka yemeğe götürüyor, alışveriş merkezine gidelim, ne istiyorsan alacağım diyor. Oysa ben onun evine gitmek, onun odasında oturmak istiyorum. Bana işini anlatsın, babaannemden haber getirsin, defterlerimi birlikte düzeltelim istiyorum. Bilgisayarda yeni oyunumu birlikte oynayalım istiyorum…
Kısacası çocuklar benimle ilgilen, benimle oyna, beni sev, diyorlar. Anılarının, hatırladıkları geçmişin taze kalmasını istedikleri gibi anne baba ayrılığı öncesi hayatlarının saklanan bir hazine sandığı gibi korunmasını, hatıralarının tazelenmesini ve sık sık o zamanlarının konuşulmasını istiyorlar.
Onlar gözlerini kocaman kocaman açarak şunu soruyorlar: Annemde dedemin çocuğu, babamda babaannemin çocuğu. Onlar da çocuk, değil mi? Büyümüş olsalar da çocuk onlarda, ben anaannemi de babaannemi de seviyorum. Onlarda çocuklarını seviyorlar. O zaman neden babam, anneannen beni zaten sevmezdi? diyor ve annemin de çocuk olduğunu unutuyor.
Evet, çocuklar dedelerinin, ninelerinin, anneannelerinin sevilmesini, nasıl onlar çocuklarını seviyorlarsa onların da öyle sevilmesini! diliyor ve dile getiriyorlar.