Ebeveynden Çocuğa Değer Aktarımı
Koronavirüs Dönemi ve Çocuğun „Hayır“ Deme Becerisi
Macide Serpemen ‘in güzel yazısına kulak verelim,,,
Çocuğunuza „hayır“demesini öğretin! başlıklı 14 Haziran 1998 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan sayın Asuman Abacıoğlunun röportajında o zamanlar, 23 yıl önce, söylediklerimi bugünün farklı disiplin ve uzmanlık hizmetlerinin ışığında ve esas olarak Koronavirüs koşullarını dikkate alarak güncelleştirmeye çalışacağım.
Çocukların her türlü krizin en zayıf grubu olduğu ve korunmalarında ayrıcalık ve öncelik gerektiği konusunda uluslarası akıl ve eylem birliği 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesine taban, temel olmuştur. Çocuk Hakları Sözleşmesi, dünya çocuklarının evrensel haklarının korunması ve gözetimi hakkında yasaların yürürlüğe girmesini sağlamış; yasal, kurumsal esaslarda taraf devletlerin yükümlülüğünün çerçevesi belirlenmiştir, çocukların hakları sözleşme ile garanti altına alınmıştır.
Hemen hemen tüm ülkelerde ve Türkiye’de kapalı yaşamın yer yer zorunlu olduğu ve bu zorunluluğun yaklaşık bir yıldır sürdüğü ve daha da uzun bir süre süreceği göz önüne alındığında, pandeminin görünmez grubu çocukların dört duvar arasında neler yaşadıklarını, ne hissettiklerini, nasıl etkilendiklerini biz yetişkinler, ebeveynler,öğretmenler, uzmanlar ve farklı alan çalışanları yaşıyor, görüyor, duyuyor, okuyor ve tanık oluyoruz. Uluslararası , ulusal ve yerel düzeyde resmi kurum ve otoriteler, sivil toplum örgütleri çocukların durumunu belgeleyen, önlemlerin arttırılması ve çeşitlendirilmesinin ivediliği ve önemini vurgulayan, uyaran örnek projeler yürütürken sistemli ve sürekli „ çocukları koruma çalışma ve tedbirlerin„ yetmediğini yetkili ve yetkin platformlarda dile getiriyor; çocuklara ulaşmanın güçleşmesi nedeniyle yeni yöntem ve mekanizmaların yaratılması konusuna dikkat çekiyorlar.( Dünya Sağlık Örgütü ve Unicef raporları, , İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonunun „ Pandemi Döneminde Çocukların Durumu „araştırması“, İzmir Barosunun Basın ve Kamuoyunu bilgilendirme açıklaması, Yöret Vakfı tarafından hazırlanan “Pandemi Dönemi Çocuğa Karşı Şiddet ve İhtiyaç Analiz Raporu” ve daha onlarcası)
Her türlü kriz dönemlerinde doğadaki her canlının becerilerinde azalma,güçlenme ya da farklılaşma olduğunu biliyoruz. Farklı krizler sadece yetişkinlerin değil çocukların da yaşam alanlarına dışarıdan kapalılık, baskı, gerginlik,çatışma, istismar getirirken, iç dünya ve psikolojilerinde sesizleşmeye, geriye çekilmeye, kendini görünmez kılma çabalarına, kaygılara, yalnızlaşmaya neden oluyor; bedensel aktivitesindeki, uykusundaki, beslenmesindeki rutinler değişikliğe uğruyor.
İnsanın kendini koruma, savunma ve ifade edebilme, istemediği bir durum ve davranışa itiraz etme becerileri çocuklukta kazanılıyor. Ancak Korono çocukluk dönemini eve kapattı, arkadaştan,okulundan, spor klubünden kısacası çocukların çocuk olduğu ortamdan uzaklaştırdı, sınırları daralttı.
Bu ve benzeri saptamaların bilimsel olarak kabul edildiğinin farkındalığı ışığında çocukların her türlü şiddet ve haklarının ihlali durumunda kendilerini koruma ve kendilerine olan güvenlerini güçlendirmede en etkili can simidinin hayır deme ve diyebilme becerisi olduğunu da biliyoruz.
O halde salgın sürecinde fazlasıyla olumsuz etkilenen çocuklara en etkili ve kolay yardımı can simidi hayır‘ı tanıtalım, öğretelim; önemini yılmadan anlatalım; ebeveyn ve çocuğa yakın olan yetişkin gruplarını hayır deme eğitimi konusunda bilinçlendirelim. Hayır deme ve diyebilmeyi, bu beceriyi içselleştirmeyi kolaylaştırmak için yeni araç ve yöntemler konusunda profesyonellere çalışmalarında destek olalım.
En önemlisi de anne ve babalara, komşulara, akrabalara,öğretmenlere yani çocuğa yakın çevrelere düşen sorumluluğun, duyarlılığın içinde bulunduğumuz kapalı ve kriz döneminde daha bir titizliğe, özveriye, bilinçli zaman ayırmaya, sabıra , tekrar ve sürekliliğe gereksinim duyduğunu her fırsatta vurgulayalım, konu edelim.
Özelde ebeveyler için bu zor ödevi(=görevi) kolaylaştırabiliriz de. Nasıl mı?
• „zaten pandemi Korona herşeyimizi etkiledi, şimdi hayır da nereden çıktı?“ demiyerek.
• „hayır kelimesi bu koşullarda lüks,biz yetişkinler işyerinde, alışverişte hiç itiraz edemezken, hayır diyemezken, çocuklar nasıl diyebilsin? hem neden desin“ demiyerek.
• „bu kadar derdimiz varken nerden çıktı şimdi bu?“ demiyerek.
• hayır deme pratiklerini günlük yaşama entegre ederek, bütünleştirerek.
Günlük yaşam aslında hayır eğitimine o kadar çok malzeme veriyor ki! Koşullar,dönemler ne olursa olsun günlük yaşamın her saatinde hayır denildiği, hayırın yüksek sesle ağza alındığı, istenilmeyen, hoşa gitmeyen durumlar ortaya çıkıyor. O zaman kurguya gerek olmadan günlük yaşam içindeki,örneğin
– pişirilen yemeği yemeye
– önerilen oyuna katılmaya
– filmi birlikte seyretmeye
– uykuya yatma saatine
– bilgisayar kullanımına
– akraba ziyaretine
ve benzeri itiraz hallerinde ve daha onlarca istenmeyen olaylarda,durumlarda çocuklara açıklayarak, onlarla iletişim içinde kalarak hayır deme özgürlüğü,fırsatı verelim; hayır diyebileceğini bilsin, içselleştirsin. Yakın çevresinden, güvendiği yetişkinlerden öğrendiği can simidi hayır‘ı her yerde, ister aile içinde, komşu binada, okulda, basketbol sahasında , parkta nerede olursa olsun ve kimden gelirse gelsin ona zarar verecek, istemediği , onu tedirgin eden bir davranış veya yakınlaşmaya hayır, istemiyorum diyebilsin, haykırabilsin.