Doğum, ana rahminin ardı ardına gelen istemsiz kasılmaları ile başlayan ve bebeğin anne vücudunun dışına çıkması ile sonuçlanan bir olaydır. Dokuz ay boyunca sakin sakin duran rahim kasının gebelik süresinin sonunda hangi sinyallerden etkilenerek kasılmaya başladığı, yani doğumun başlamasına yol açan faktörlerin neler olduğu aslında halen tam olarak bilinmemektedir.
Doğum Aşamaları
Doğum en başta belli belirsiz kasılmalar ile başlar. Adale kasılmaları yukarıdan aşağıya doğru dalgalanmalar şeklinde oluşurlar ve bebeği rahim ağzına doğru iterler. Bebeğin içerisinde bulunduğu su kesesi (Amniyon kesesi) doğumun herhangi bir aşamasında kendiliğinden yırtılabilir ya da hekim tarafından doğumu hızlandırmak için tıbbi müdahale ile açılır. Sıvı kesesi doğum ağrıları başlamadan daha önce açılırsa doğumu başlatma sinyaline neden olabilir. Doğumun başladığının bir başka göstergesi de rahim ağzındaki tıkacın vajinadan atılmasıdır. Gerek kesenin açılarak sıvının gelmesi, gerekse de rahim ağzı tıkacının atılması doğumun başladığının göstergesidirler.
Doğum olayını iç içe geçmiş3 aşamada incelemek mümkündür:
Doğumun birinci evresi;
Düzenli rahim kasılmalarının oluşmaya başladığı dönemdir. Bu kasılmalar başta 10-15 dakikada bir oluşurken gitgide sıklaşır ve ağrıların şiddeti de artmaya başlar. Kasılmalar her 2-3 dakikada bir olmaya ve ortalama 45-60 saniye kadar sürmeye başladığı zaman rahim ağzı da açılmaya ve bebek de doğum kanalında ilerlemeye başlamıştır.
Birinci evre ilk doğumda ortalama 12-14 saat sürer, sonraki doğumlarda ise bu süre kısalır. Gebeler için en ağrılı ve zor olabilecek dönem bu dönemdir, ancak rahim ağzı 2-3 cm kadar açıldığında uygulanacak olan epidural anestezi(belden uyuşturma) yani ağrısız doğumile bu dönem çok konforlu bir biçimde geçirilebilir.Ancak burada unutulmamalıdır ki epidural anestezi ağrıyı daha az hissetmenize neden olur, ağrı tamemen ortadan kalkacağını beklemek gerçekçi olmaz
Doğumun ikinci evresi;
Bebeğin rahim içersinden dünyaya çıkışıdır yani gerçek doğumdur. Bunun için rahim ağzının tam olarak (yaklaşık 10 cm) açılması gereklidir. Süresi daha önce doğurmuş kadınlarda birkaç dakika olabileceği gibi birkaç saate kadar uzayabilir. Eğer birinci evrede su kesesi açılmamışsa bu dönemde açılır.
Bu evrede ıkınma tekniği:
Ağrının en güçlü olduğu sırada anne adayı derin bir nefes alarak bu havayı dışarı vermeden ağzını kapatarak kuvvetle ıkınır. Ikınırken, çeneyi göğse dayayarak tüm gücüyle makatına doğru ıkınarak bebeği iter. Ikınma ağrı boyunca devam etmeli, ağrı geçince ıkınmamalı ve gevşemeli ve bir dahaki ağrıya kadar enerji toplamalıdır. Bebeğin başı doğarken gebeye ıkınmaması söylenir, ancak ıkınma hissi devam etmektedir. Ikınmayı önlemek için ağız açılarak kuvvetli bir şekilde kısa nefesler alıp verilir. Bu arada doktor bebeğin başının kontrollü bir şekilde anneden çıkmasını ve gereksiz yırtıklar oluşmamasını sağlar.
Bebeğin başı doğduğunda rahat nefes alabilmesi için hekim ya da hemşire bebeğin ağzını ve burnunu siler. Bebek başı doğduğunda genellikle yüzü yere doğrudur. Omuzların doğabilmesi için başını annenin sağ ya da sol bacağına doğru çevirir. Bu dönüşten sonra doktor bebeğin başından tutup hafifçe çekerek bir omzunu, sonra diğer omzunu çıkarır ve vücudunun tamamen doğmasını sağlar Doğumların yaklaşık % 95’inde bebek başla gelir, kalanların büyük kısmında ise makat gelişi vardır.
Günümüzde ilk doğum makat ise bebeğin normal doğumla doğmasına izin verilmemektedir.Çünkü bebeğin vücudunda en iri ve sert olan kısmın yani başın rahat doğacağının garantisi olmadığından, bunun çocuğun vücudu çıktıktan sonra farkedilmesi yani başın takılması çocuğun zarar görmesine yol açabilir ve bir trajedi yaşanabilir. Dolayısıyla makat doğumlarda özellikle ilk doğumsa mutlaka sezeryan yapılmalıdır. Daha önce doğum yapmış kadınlarda da makat gelişte baş takılma ihtimali az da olsa olabileceğinden makat gelişlerin pek çoğunda yine sezeryan tercih edilmektedir.
Bebek doğduğunda halen göbek kordonu ile anneye bağlı durumdadır. Doğumdan hemen sonra kordon hem anne, hem de bebek tarafından bağlanır ve ortadan kesilir. Bebek artık bağımsız birey olarak dünyadaki yerini alır.
Doğumun üçüncü evresi;
Genellikle bebeğin çıkışından hemen sonra başlar ve yaklaşık 10-30 dakika kadar sürer. Çocuğu ana rahminde besleyen organ olan plasentanın ve bebeğin içinde bulunduğu zarların çıkması ile tamamlanır. Plasenta çıktıktan sonra tam olup olmadığı kontrol edilir. Bu dönemdeki kasılmalar aynı zamanda plasentanın rahim duvarından ayrılması ile açılan kan damarlarının kapanmasına ve annenin daha fazla kan kaybetmesine de engel olur. Genellikle sorunsuz ve ağrısız olarak tamamlanan bir dönemdir.
Bu evrenin tamamlanmasıyla rahim ağzında ve dış kısımda yırtık olup olmadığı, kanama olup olmadığı kontrol edilir. Son olarak da hekim eğer, bebeğin çıkışını kolaylaştırmak ve düzensiz yırtıkları önlemek için epizyotomi denen kesiyi gerçekleştirdiyse bunu dikerek tamir eder ve anneyi dinlenmek üzere yatağına alır. Genellikle ilk doğumların tamamına yakınında epizyotomi açılır ve dikilir. Epizyotomi tamiri esnasında hastanın hafif bir anestezi ile uyutulması bu işlemin hem hasta hem de hekim için konforlu olmasını sağlar.